1. Anasayfa
  2. İnsan Fizyolojisi

Üreme Sistemindeki Organların Yapısı ve İşleyişi


0

Canlıların soylarını devam ettirebilmeleri için, kendilerine benzer canlılar oluşturmalarına üreme denir. Üreme yeteneğine bütün canlılar sahiptir.

Üremeyle kalıtsal madde yavruya aktarılır. Eşeyli (erkek ve dişi bireylerle) üreyen canlılarda kalıtsal maddeler üreme hücreleri (gamet) ile aktarılır. Dişi üreme hücresi olan yumurta hücresi büyük ve hareketsiz, bol miktarda besin maddesi içeren, sitoplazması çok, kamçısı olmayan bir hücredir. Spermlere göre daha az sayıda üretilir. Erkek üreme hücresi olan sperm hücresi ise yumurta hücresine göre çok küçük, sitoplazmaları az, kamçısı olan ve kamçısıyla hareket eden bir hücredir. Baş, orta kısım ve kuyruk olmak üzere üç kısımdan oluşur. Hareketleri kuyruk kısmı sayesinde olur. İnsanda üreme sisteminin amacı, gamet üretmek olmasına rağmen yapısal olarak farklı özelliklere sahiptir.

Dişi Üreme Sistemi

Dişi üreme sistemi; yumurta hücresini oluşturur, eşey hormonlarını üretir, döllenme ve embriyonun gelişimi için uygun ortam sağlar. Bu sistem yumurtalıklar (ovaryum), yumurtalık tüpleri (yumurtalık kanalları, fallop tüpleri), döl yatağı (uterus, rahim), rahim ağzı (döl yatağı ağzı-serviks) ve vajina kısımlarından meydana gelir.

1. Yumurtalıklar (Ovaryum): Vücudun ön tarafında, karın boşluğunun hemen altında, sağ ve solda yer alan bir çift organdır. Burada hem yumurta üretilir hem de östrojen ve progesteron gibi hormonlar salgılanır. Yumurtanın korunması ve beslenmesi yumurtalık sayesinde olur.

Erkeklerde sperm sayısı sınırsız olmasına karşın yeni doğmuş bir kız çocuğunun yumurtalıklarında birincil oosit (yumurta hücresi) durumundaki hücre sayısı yaklaşık 300.000 kadardır. Bu yumurtalar ergenlik dönemine kadar birincil oosit olarak bekler. Ergenlik döneminden itibaren hormonların etkisiyle gelişimini tamamlar. Ergenlik çağından menopoz devresine kadar bu oositlerin ancak 300-500’ü kullanılır, geri kalanlar küçülerek yok olur. Dişi eşeysel olgunluğa erişinceye kadar birincil oositler, yumurtalıklardaki küçük kesecikler içinde hareketsiz kalır. Bu keseciklere folikül denir. Folikül hücreleri östrojen hormonu salgılar. Her ay genellikle bir yumurta hücresi olgunlaşarak döllenmenin gerçekleşebilmesi için yumurta kanalına geçer.

2. Yumurtalık Tüpleri (Yumurtalık Kanalları, Fallop Tüpleri): Yumurtalıkla döl yatağı arasında bulunan yaklaşık 12 cm uzunluğunda bir kanaldır. Yumurta kanalının yumurtalığa bakan ucu kirpiksi uzantılara sahip kirpikli huni şeklinde bir yapıdır. Kirpiksi uzantılar, yumurtalıktan serbest bırakılan yumurtanın yumurta kanalına alınmasını sağlar. Yumurtanın rahme taşınması, yumurta kanalındaki sillerin tek yönlü dalgalanma hareketi yapması ile sağlanır. Dölleme yumurta kanalında gerçekleşir. Döllenmiş yumurta ilk mitoz bölünmelerini yumurta kanalında geçirir ve 3 ila 5 gün içerisinde rahime ulaşır.

3. Döl Yatağı (Uterus, Rahim): Karın bölgesinin alt tarafında, idrar kesesinin arkasında, armut şeklinde, kalın duvarlı ve kaslı bir yapıdır. Embriyonun doğuma kadar geliştiği organdır. Döl yatağının iç kısmı mukus salgılayan ve bol kan damarı taşıyan endometriyum denilen bir tabaka ile kaplanmıştır. Âdet döngüsünde mitoz bölünmeyle endometriyum tabakasının kalınlığı artar ve embriyonun gelişimi için uygun ortam hazırlanır. Embriyo, gelişiminin ilk 2-4 haftasında endometriyumdan beslenir. Daha sonra embriyonun madde alışverişi plasentadan karşılanır.

4. Rahim ağzı (Döl yatağı ağzı-Serviks): Vajinayı döl yatağına bağlayan bölgeye serviks denir. Vajinanın üretra (idrar kanalı) ile bağlantısı yoktur.

5. Vajina: Döllenmemiş yumurtanın atılmasını, spermlerin dişi vücuduna bırakılmasını ve doğumun gerçekleşmesini sağlayan organdır. Dişi üreme sisteminin dışa açılan kısmıdır.

Menstrual Döngü (Âdet Döngüsü)

Dişide yumurta hücresinin oluşması ve rahim iç zarının (endometrium) hormonal değişiklikler sonucunda dökülmesi döngüsel olup, yumurtalık ile döl yatağında meydana gelen bu değişiklikler belirli periyotlarda gerçekleşir. Bir âdetin başlangıcından bir sonraki âdet kanamasının başladığı ilk güne kadar olan süreyi içeren ve ortalama 28 gün süren bu evreye menstrual döngü (âdet döngüsü) denir. Bu süre 21-35 gün arası normal kabul edilir. Menstrual döngü; yumurtanın gelişmesi, serbest bırakılması (ovulasyon) ve döllenme olasılığına karşı döl yatağının hazırlanması olaylarını kapsar. Menstrual döngü, sıcak ülkelerde yaşayanlarda genellikle 13-14 yaş, soğuk ülkelerde yaşayanlarda ise 15- 17 yaş arasında başlar ve 45-55 yaşına kadar devam eder. Yumurtlama ve menstrual döngünün bitmesine menopoz adı verilir. Menstrual döngü hormonlar tarafından kontrol edilir. Hipotalamustan salgılanan salgılatıcı hormon (RF=releasing hormon); ön hipofizden hormon salgılanmasını sağlar. Her ön hipofiz hormonu en az bir RF tarafından denetlenir. Böylece hipofizden FSH (folikül uyarıcı hormon), LH (lüteinleştiren hormon) salgılanır ve bu hormonlar yumurtalığı etkiler. Yumurtalıklardan salgılanan hormonlar, döl yatağını etkileyerek dört evreden oluşan menstural döngüyü meydana getirir.

1. Folikül Evresi: Ovaryumda bulunan onlarca folikülden bir tanesinin, FSH etkisiyle gelişip olgunlaşarak döllenme özelliğine sahip bir yumurtanın oluştuğu evredir. Hipofizden FSH salgılanır. Bu hormon yumurtalıktaki folikülleri uyarır. Foliküllerden biri gelişir, folikül kılıfı kalınlaşır ve içi sıvı dolar. Foliküldeki yumurta hücresi olgunlaşarak döllenme özelliği kazanır. Folikül içinde yumurtanın olgunlaşma süresi ortalama 10-14 gün sürer.

Bu evrede folikülden östrojen hormonu salgılanır. Östrojen, uterusa giden kan miktarını arttırır ve uterus duvarında mitozu hızlandırır. Böylece uterus duvarı kalınlaşır. Kanda östrojen hormonu arttığında hipofizin FSH salgısı da azalır. Bu olaya feedback (geri besleme) denir. Östrojenin artması, yumurtanın olgunlaştığını gösterir. Folikül uyarıcı hormona gerek kalmadığı için miktarı azalır.

2. Ovulasyon Evresi: Folikül kesesinde olgunlaşan yumurta, folikülün çatlaması ile yumurtalıktan atılır. Yumurtanın serbest hâle gelmesine ovulasyon (yumurtlama) denir. Ovulasyon hipofizden salgılanan LH (lüteinleştiren hormon) hormonunun etkisiyle gerçekleşir. Bu olay menstrual döngünün ortalarına rastlar. Ovulasyon evresinde yumurta, fallop tüplerine geçer ve spermle karşılaşırsa döllenme olur.

3. Korpus Luteum Evresi: Ovulasyon evresinde LH’nin folikülü uyarmasıyla çatlayan folikül, sarı renkli yağ damlacıkları taşıyan ve korpus luteum (sarı cisim) adı verilen yapıya dönüşür. Korpus luteum çok miktarda progesteron hormonu, daha az miktarda da östrojen hormonu salgılar. Progesteron hormonunun etkisiyle uterusun iç duvarı kalınlaşarak süngerimsi bir yapı hâlini alır ve embriyoya hazırlık yapılır. Döllenen yumurta döl yatağına tutunur. Korpus luteum gebeliğin 5. ayına kadar progesteron hormonu salgılamaya devam eder. Gebeliğin ileri dönemlerinde progesteron hormonu plasentadan salgılanır.

4. Menstruasyon Evresi: Yumurta döllenmezse korpus luteumun yapısı bozulur ve progesteron salgısı azalır. Döl yatağı iç duvarı parçalanarak döllenmemiş yumurtayla beraber kanamalar hâlinde vajinadan dışarı atılır. Kanamanın ilk günü yeni bir menstrual döngünün birinci günüdür. Menstruasyon evresi yaklaşık 4-5 gün sürer.

Erkek Üreme Sistemi

Erkek üreme sistemi testisler, yardımcı bezler ve penisten oluşur.

1. Testisler: Erkek eşey bezleri olan testisler bir çifttir ve skrotum (testis torbasında) bulunur. Testislerin görevleri, hormon salgılamak ve erkek üreme hücrelerini (sperm) üretmektir. Embriyonun gelişimi sırasında karın boşluğunda bulunan testisler, doğumdan bir süre önce veya doğumdan hemen sonra skrotuma iner. Testislerin skrotuma inmesi sperm yapımı için gereklidir. Normal vücut sıcaklığı sperm oluşumu için uygun değildir. Skrotum içindeki sıcaklığın vücut sıcaklığından düşük olması spermlerin meydana gelmesi için gereklidir.

Her testis, çok sayıda seminifer tüpçük adı verilen kıvrılmış kanaldan oluşur. Seminifer tüpçüklerde iki belirgin hücre grubu bulunur. Bunlar sertoli hücreleri ve spermatogonik hücreler (spermatogonyumlar, spermatositler ve spermatitler)dir. Spermlerin beslenmesini ve korunmasını sertoli hücreleri sağlar. Tüpçüklerin arasına dağılmış olan leydig hücreleri erkek cinsiyet hormonu olan testosteronu salgılar. Seminifer tüpçüklerde bulunan sperm ana hücreleri spermatogenezle spermleri oluşturur. Seminifer tüpçüklerde oluşan spermlerin dölleme ve hareket yetenekleri yoktur. Hareket ve döllenme yeteneklerini; spermlerin yaklaşık 20 gün tutulduğu, olgunlaştığı epididimis kanallarında kazanırlar. Olgunlaşan spermler epididimisten vas deferens denilen sperm kanalına geçerler. Vas deferens kanalı idrar kesesi üzerinden dolanarak spermleri üretraya taşır. Erkeklerde idrar ve sperm hücreleri aynı açıklıktan yani üretradan atılır.

2. Erkek Üreme Sistemindeki Yardımcı Bezler: Erkek üreme sistemindeki yardımcı bezler seminal kesecik, prostat bezi ve cowper bezi’dir. Bunlar spermlerin hareketini kolaylaştıran ve beslenmesini sağlayan seminal sıvı adı verilen salgıyı meydana getirir. Prostat bezi idrar kesesinin hemen altında üretrayı saracak şekilde yerleşmiştir. Prostat bezinin hafif bazik özellikte olan sıvısı spermleri dişi üreme kanalındaki asitlere karşı korur. Böylece prostat, spermin yumurtayı döllemesi için uygun ortam hazırlar. Spermin atılması sırasında prostatı çevreleyen kaslar istemsiz olarak kasılıp spermi üretraya boşaltırken idrarın da üretraya geçişini engeller. Böylece prostat bezi, sperm ve idrarın aynı anda çıkışını önlemiş olur.

3. Penis: Çiftleşme organıdır. Sperm, yardımcı bezlerin salgıladığı seminal sıvılar ve idrar, penis yardımıyla dışarı atılır.

İlginizi Çekebilir

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir