Belli coğrafi sınırları içinde yaşayan popülasyonların oluşturduğu topluluklardır. Komüniteler ve popülasyonlar arasındaki en önemli fark; komünitelerde popülasyonların tersine birden çok tür bulunmasıdır.
Komüniteler, popülasyonlardan daha genel kavramlardır. Örneğin Marmara Bölgesi’ndeki hamsiler bir popülasyonken, Marmara Bölgesi’ndeki tüm balıklar komüniteyi oluşturur. Komüniteleri; bitkiler, hayvanlar ya da her ikisinin dâhil olduğu popülasyonlar oluşturabilir. Komüniteler; karasal ve sucul olmak üzere ikiye ayrılır. Karasal komünitelerde; mağara, çöl, orman gibi biyomlar varken sucul komünitelerde; ırmak, bataklık, göl gibi su biyomları bulunur.
Komünitelerdeki değişimler birbirini takip eden canlı türlerinin o alanda yaşamaya başlaması ile gerçekleşir. Örneğin kayalar üzerine yerleşen likenlerin kayayı oyarak toprak oluşturması ile bu alanda karayosunları yaşamaya başlar. Karayosunlarının yanında böcekler de hayat bulur. Bunu takip eden zaman diliminde bitkiler yeşerir ve hayvanlara besin olur. Bu değişime “süksesyon” adı verilir.
Süksesyonlar oldukça yavaş ilerler ve çevre faktörlerinden etkilenir. Örneğin orman yangınları, toprak kaymaları, ağaçların kesilmesi gibi unsurlar süksesyonu önemli derecede etkiler. Süksesyonlar o kadar yavaş ilerler ki insan ömrü bu değişimi izlemeye yetmez. Süksesyonlar iki seviyede gerçekleşir.
Birinci Ardıllık
Birincil değişimlere öncü canlı toplumu da denir. Çünkü bu canlılar diğer canlıların yaşaması için öncülük eder. Süksesyonun birinci aşamasını oluşturur. Bu aşama; herhangi bir canlı türünün olmadığı alanlara canlı türlerinden birinin yerleşmesi ile başlar.
Örneğin bir orman yangınından sonra çorak arazide görülen ilk canlı türü öncü canlılardır. Bu canlılar; bazen bir böcek bazen bir mikroorganizma bazen de küçük bir çalı grubu olabilir. Canlılar çoğalıp bir diğer canlının yaşamasına olanak sağlayana kadar değişim sürer.
İkinci Ardıllık
Bu aşama, birinci ardıllığı takip eden aşamadır. İkincil ardıllıktaki canlılar oldukça çeşitli ve çevreleri ile uyumlu hâle gelmiş olsalar da süksesyon devam eder. Bu aşamada yeni canlı türleri görülebilir. Çok uzun bir zaman dilimine yayılmış bir süksesyon söz konusudur.
Örneğin; insan ve hayvan türlerinin cansız kalıntıları, teneke, plastik vb. kimyasal atıklar ikincil ardıllık süreciyle doğaya karışır. Bazen bu değişimler, bazı hayvan ve bitki türlerinin yok olmasına da sebep olabilir. Örneğin yaban eşeği, dinazor gibi hayvan türleri bu değişim içinde var olmayı sürdürememiştir.
Süksesyonlar olmasaydı dünyanın her yerinde aynı tür bitki ve hayvan çeşitliliğine rastlanırdı. Bu durumda bitki ve hayvan türleri, var oldukları yerde yok olma gerçeği ile karşılaşırdı.