Sindirim sistemini oluşturan organların yapı ve fonksiyonlarında oluşabilecek bozukluklar reflü, gastrit, ülser, hemoroit, kabızlık ve ishal gibi sindirim sistemi rahatsızlıklarına neden olabilir.
Reflü: Mide ile yemek borusu arasında bulunan kapağın işlevini tam olarak yerine getirememesinden dolayı asitli mide içeriği yemek borusuna kaçar ve yemek borusunun iç yüzeyinin tahriş olmasına neden olur. Bu yüzden reflüsü olan kişiler göğüs kafesinin arkasında yanma hissederler. Bu kişilerde reflü durumunda ağızlarına midedeki gıdaların ve acı suyun gelmesi gibi şikâyetler de vardır.
Gastrit: Gastrit, mide mukozasında meydana gelen enfeksiyondur. Baharatlı yiyecekler, sigara, alkol, ilaçlar, bakteriler, virüsler veya bozuk gıdalar gastrite yol açabilir. Gastrit genellikle midenin yüzeyindeki hücre tabakasında meydana gelir. Yemeklerden sonra şişkinlik, ağrı, bulantı ve kusma gibi belirtileri vardır. Gastrit tedavi edilmezse kansızlık, ülser veya mide kanaması gibi daha ciddi rahatsızlıklara neden olabilir.
Ülser: Sindirim sitemindeki ülserler mide ya da onikiparmak bağırsağında oluşan yaralardır. Bazı ilaçların etkisiyle, midede uzun süre devam eden aşırı asit salgısıyla ya da Helicobacter pylori (Helikobakter pilori) adlı bakteriler ile gelişen enfeksiyon mukus tabakasının tahrip olmasına ve yaraların oluşmasına neden olur. Ülser, midedeki asit salgısı azaltılarak tedavi edilmeye çalışılır.
Hemoroit: Anüs kalın bağırsağın dışarı açılan ve dışkılama yapılan bölümüdür. Halk arasında makat olarak adlandırılır. Hemoroit, anüsteki dışkılama kontrolünü sağlayan damarsal yapıların genişlemesiyle (varisleşme) ortaya çıkar. Hemoroitin genel belirtileri; dışkılama sırasında makatta kanama olması, damar genişlemesi sonucunda anüste meme oluşumu, anüs çevresinde şişlik, ağrı ve kaşıntı olmasıdır. Hemoroidin oluşmasında genetik faktörler, beslenme alışkanlığı (mayalı içkilerin, aşırı baharatlı ve acı gıdaların tüketimi), kronik kabızlık, çevre değişikliği, defekasyon (dışkının dışarı atılması) alışkanlığı gibi durumlar etkilidir. Tedavisi için mutlaka doktora gidilmelidir. Aynı zamanda kepekli ve lifli gıdaların tüketimi artırılmalı, bol su tüketilmeli, acılı ve baharatlı gıdalardan ve alkol kullanımından uzak durulmalı, düzenli olarak tuvalete çıkılmalıdır.
Kabızlık: Normalde dışkı kalın bağırsağın kasılma hareketi ile ilerler. Kabızlık durumunda ise kalın bağırsak hareketlerinin azalmasına bağlı olarak dışkılama zorluğu yaşanır. Kabızlığın genel belirtileri; dışkının çok sert olması, çok az olması, zorlanarak çıkarılması ve sıklığının azalmasıdır.
Kabızlık nedenleri arasında yeterli lif ve su tüketilmemesi, kalın bağırsak hareketlerinin yavaşlaması, stres, hareketsiz yaşam ve bazı ilaçların yan etkileri sayılabilir. Kabızlığı önlemek için beslenmede lifli gıdalara yer vermek, bol su tüketmek, düzenli egzersiz yapmak, tuvalete gitme ihtiyacı hissedildiğinde ertelememek gerekir. Üç günden uzun süren kabızlık, karın bölgesinde şiddetli ağrı, kanama, halsizlik, yorgunluk, kilo kaybı ya da ateş gibi belirtiler varsa mutlaka doktora gidilmelidir.
İshal: İshal kalın bağırsak hareketlerinin hızlanmasına bağlı olarak içindeki maddelerin hızlı ilerlemesi sonucunda dışkının normalden daha sık, daha sulu ve daha yumuşak çıkması durumudur. İshalin belirtileri; sulu ve cıvık dışkılama, acil ve sürekli olarak tuvalete gitme ihtiyacı, büyük tuvaleti tutamama, susuzluk, kusma bulantı, hâlsizlikle karın bölgesinde gaz şikâyetidir. İshaldeki en büyük tehlike dehidratasyon yani sıvı kaybıdır. Çünkü aşırı dışkılama ile kişiler su ve tuz kaybı yaşar. Bu yüzden ishal tedavisinde en önemli nokta kaybedilen sıvı ve tuzların mümkünse ağız yoluyla geri alınmasını sağlamaktır. İshal tedavisi ihmal edilirse özellikle bebek ve çocuklarda ölüme sebep olabilir.